15 Kasım 2013 Cuma

ABUKLUKLAR SILSILESI 13 // LOST IN TRANSLATION 1_ MEIN NAME IST ROT

    LOST IN TRANSLATION 1_  MEIN NAME IST ROT

Yaw 35 tane yazicaz dedik , olmadik is ustuste geldi . Haftalardir ondan once eve giremez olduk iyi mi. Bir damar damar üstüne binme durumlari var ama hadi bakalim hayirlisi . Neyse haftalardan sonra bugün eve görece erken geldim, bunu da bir abuklukla taclandirayim dedim sefgili can dostlarim, cefami ceken ex mesai arkadaslarim , alemlere aktiklarim , derin mevzularindan cikaramadiklarim, iki sigara muhebbetinden öteye gidemediklerim , paylasimlariyla cinlerimi tepeme cikarip yine de silmeye kiyamadiklarim ve fii zamanda tanisip bir sekilde birbirimizi burada eklemis olduklarim . Abuk hikayemiz , madem ki ufukta bir Zürich gezisi var , pek tabii ki de Zürich`ten.

Baslamadan ön bilgi , daha önceki yazilarimda da belirttigim üzere , anayasanin havada uctugu gün diplomasini alan taze mühendis olarak, akabininde baslayan is arama sürecinde kocaaa üc ay icerisinde bildigin sadece perpada bir is görüsmesi yapma serefine erisip , daha görüsmenin icindeyken , muhtesem bir aydinlanma yasayarak , ohannes Burcu KAC KAC KAC mottosuyla vakti zamaninda yurt disinda okuma karari almistim efen`m. E o vakit bilinen tek dil Almanca, o dilin konusuldugu cografya da malumunuz, basvurulan okullar da hali ile bi Amerika'da olmadi pek tabii.

Velhasiili kelam, Almanyaydi Isvicreydi derken, ETH dan kabulu alir almaz , 6 ay süren yazismalar ve konsoloslukla flörtler neticesinde bir Eylül ayinda kendimi Isvicre de buluverdim. Iyiki de buluvermisim, öyle ki ömrü hayatimin tek dogru kararidir . Orada gecen üc senemin bana kattiklarini hala daha yiyorum, uzunca bir zaman da yiyecege benziyorum 

Insani güzel, dogasi güzel , enerjisi güzel bir sehirdi , sehirdir Zürich. Her andigimda icimde halen tosbagalar tokusur .Hatta o kaa severim ki , biri Isvicre aksani ile konusmaya gelsin , aninda icim isinir , sipisinak severim kendisini, zira Almanca nin en sevdigim tonudur. Salt dilini degil , insanini da severim , ama en cok alcak gönüllü hallerini severim. Senelerce yasam standartlari en yüksek sehir olarak secilmelerine ragmen, Hauptbahnhofun ortasina dikdikleri devasa aynayi ve sampiyon sizsiniz yazisini kaale almazsak, böbürlendiklerini duymamisimdir 

Aksanini severim sevmesine de , ilk alti ay bana cektirdiklerini de yazmasam ayip ederim kendime . Bir kere dil her ne kadar Almanca olarak gecse de , ALAAAAAKAAASIII YOOK! Konuya Fransiz olanlara , anlamaniz acinizdan yazinin sonunda iki parca paylasacagim biri Almanca. Digeri Isvicre Almancasi , o kaa da hizmet de sinir tanimiyorum yani, biliniz, not ediniz, yarin olmasa da öbür gün kullaniniz .

Benim de Isvicre Almancasinda bir numarali hocam, o vakitler henüz 4 yasini doldurmamis günes parcasi , akrep yavrusu yegenim Vanessa. E hoca Vanessa olunca kapsam da Schwamkopf ve Sheela Ray ile kisitli:) hakkini yemiyeyim , ara ara cok derin mevzulara da girdigimiz olurdu , misal dinler üzerine cok saglam konusurduk, katolik müslüman yegenimle  Onu da anlatirim bir ara ama mevzu o degil simdi.

Anyway anyhow , ilk alti ay dialekt konusulan ortamlarda , konusulanin sadece yüzde onunu anlayip gerisinde hayal gücümü kullanarak dahil oluyordum muhabbetlere . Piiiiii, kimbilir kimleri nasil yanlis anladim , simdi düsünmek dahi istemiyorum , ama aklima gelen ilk örnek tren istasyonunda gelen gecenin bana „Hasch mal fuer? „ demesi, ve benim de ulan ben burada bir sey yapiyorum ve yaptigim sey yasak , millet de beni uyariyor ama ne yapiyorum laaayyyyn deyu deyu derin düsüncelere dalmam. Ha alti ayin sonunda olayin „ hast du mal feuer ? „ ( Atesin var mi ? ) oldugunu ögrendigimde kopusum on numara bes yildiz. 

Deginmeden edemeyecegim , tek Isvicre Almancasi degil , normal Almanca konustuklarinda da kendilerine özgü bir melodileri var sevdiceklerin, öle ki ilk kontagimda karsimdakine , yaaa sizin dil icin anlasilmaz deniyordu ama gayet de net anliyorum , sadece tonlama biraz farkli demisligim olmustur . Ha karsimdakinin anliyorsun , cünkü ben seninle Hoch Deutsch konusuyorum demesi , ve benim üzgünüm ama bu Hoch Deutsch degil demem de yemeyip yaninda yatilasi bir mevzu o ayri .

Abuk hikayemize gelince, kendisi iste tam böle ikili diyaloglarda benim hayal gücümün motor yaktigi zamanlarda , bana kiyak gecmis bir hocama , bize özgü bir hediye alma kararimla baslamakta. Uzun uzun düsünüp kendisine bizim yazarlarimizdan birinin Almancaya cevrilmis bir kitabini hediye almayi uygun buldum. O vakit de Orhan Pamuk`la yeni tanismisim , neden yeni tanismisim , abuklugum sagolsun popularitesi olan her seye direnc gösteririm, ondan kelli de senelerce Orhan Pamuk okumamisim salak gibi , taa ki Isvicre günlerimin bir numarali kahramani Pamukkolik teyzemin bana Cevdet Bey ve Ogullarini vermesine kadar. Cevdet Bey ve oğulları demişken, atlamamam gerekir , hikaye yamulmuyorsam kahramanlardan birinin Isvicre `ye aile dostlari Taciser Hanimin yanina gönderilmesiyle basliyordu. Itiraf ediyorum, romana baslamamdaki tek motivasyon ögesi buydu. Olaya gel, ulan dünyada kac tane Taciser var , kaci Isvicre de yasiyor, biri benim teyzem biliyorum , bu romana giren de kim ola ?, böylesi bir merak esliginde baslanilmis bir okuma hevesidir efendim. Yine abuk biliyorum ama bastan dedim hayatimda ki en abuk sey bizzet kendimim 

Uzatmayayim , hediye olarak da bu ahval ve seraitler dahilinde Orhan Pamuk ùn „Benim adim Kirmizi „ sini almayi uygun buldum. Buldum bumasina da Zürich kazan ben kepce kitabin Almanca basimini bulamiyorum. En nihayetinde bir kitapci benim adima siparis olusturabileceklerini ve kitap geldiginde bana haber verebileceklerini söylediydi de bittiydi hikeye. Yani arama kismi bittiydi tabii, abuk kismi tabii sonra basladi . 4-5 gün kadar sonra bu kitapci tarafindan arandim, dedi hanfendi kitabiniz geldi , geliniz aliniz, uzatmayiniz etc. Ben de sevindirik bir sekilde gittim. Gittim ki karsimda beton Nebahat bir kadin. Ne baktin hocam , bakisindan sonra ben konuya girdim , iste kitap ismarladiydim da gelmis de siz de haber verdiydiniz de ididi da bidi . Beton Nebahat , adi nedir kitabin dedi .


„ROT IST MEIN NAME „ dedim. Benim adim kirmizi


Nebahat siritti, anladim dedi , peki kitabin adi ne diye sordu, bu kez tane tane ve daha yüksek bir ses tonuyla . Bu iste yabanci bir ortamda en ic giciklayan durumdur arkadaslar, böle karsindaki senin yabanci oldugunu anladiginda 4 seviye dibe inmesi , kelimeler arasi esler cogaltmasi , gramerin tarzanlasmasi , sizden sene gecmesi , ses yükselmesi etc, hepisi beni benden alip götüren , tarifi aslinda gayet de mümkün ama edep sinirlari icinde burada aciklanamayacak duygulara sevk eden anlardir. Hani sanki o öle yaptiginda , karsisinda yabanci onu daha iyi anlayacak, nasil bir mantiksa. Neyse dedim tekrar cevap verdim Nebahat`a.


„ ROT IST MEIN NAME „ benim adim kirmizi

Hannnnnfendi dedi , anladim adiniz kirmizi da burada size kitabin adini soruyorum .

Kitabin adi benim adim kirmizi ,
Benim adim kirmizi kitabin adi ,
alacagim kitap benim adim kirmizi ...

artik ne kaa kombinasyon varsa hepsini denedim ve bes dakika sonunda anlasabildiydik kendisi ile. Hayatimdaki en abuk alisveris sahnelerinden biri olarak kayitlidir .

Biterken, siz siz olun anadilinizi konussan bir yabanciyi bu duruma düsürmeyin, hele yüksek ses ve tarzancadan zinhar uzak durun cok itici , benden sölemesi .

COMING SOON : HIC MUSTERI GÖRMEDEN SATISCI OLABILECEGIN ; BILMEDIGIN MEVZUDA OPTIMIZASYON YAPABILECEGIN BIR FIRMA VAR ; VALLA!

Söz verilmis linkler ;


http://www.youtube.com/watch?v=mU-HeDOluTk


****************************************************

YORUMLAR .... YORUMLARIMIZ ...... ( FB , 15. Kasim 2013)

****************************************************