HAYATTA GERI SAYMAM BIR DAHA!
Abugu sacma, absürdü anlamsal ögeleri birbiri
ile bagdasmayan olarak tanimlamis TDK . Bu yazacagim tecrübenin esasen ne bir
sacmaligi ne de birbiri ile bagdasmayan anlamsal ögeleri (!) bulunmakta. Abuk
olan tek sey hikayenin icinde geri saymam, onun disinda hersey cok candan ,
kandan ve hayattan...
Baslamadan önce .... Esasen her hatirladigimda
beni üzen bir anidir , yazmakla yazmamak arasinda cok tereddüt ettim o yüzden ,
ama madem ocagin onuna kadar bir reset atacagim kendime, hafizamdan
uzaklastirilmasi gereken ilk karelerden biri olacagi icin yazmamin dogru
olacagini düsündüm. Isim de uydurmayacagim bu sefer zira kahramanimiz anneannem
cünkü.
Beni taniyan bir cogunuzun yakindan bildigi
karakterdir anneannem , severim anlatmayi kendisini. Zira dokundugum hayatlarin
hic birinde ondan daha hayat dolu , pozitif , güclü , sert , muzip, hazir cevap
ve en karamsar anlarda bile güldürebilen birini bulamadim. Ha bir de Can Yücel
ve Ferhan Sensoydan sonra argoyu en cok yakistirdigim insandir benim icin bak
onu da atlamayayim. Gün isigi görmemis laflari vardi ve hic kolaya kacmazdi
sifat seciminde. Misal iki
dakika yerinde duramayan veletler icin yaramaz, haylaz , hayta gibi
kullanabilecek bir ton yakistirma varken o gidip ölünün g*tünden pamuk cikaran
cinsteni kulanirdi
Babasi Bekir Cavus onu göndermemis okula , yani
sadece okula müfettisler geldiginde gönderirmis, artik onu nasil ayarliyordu
bilemedim, sorma sansim da kalmadigindan hikayenin bu kismi karanlik kalacak
maalesef :S Zaten kendisi ile ilgili pek bir sey anlatmazdi , torunlari olarak
kendisine dair seyleri daha cok dedemi veya sevdiklerini anlatirken satir
aralarindan cikarirdik.
Kirk odali bir pansiyonu vardi annaniskonun ve
tek basina döndürürdü isleri . Cinarcik tabii o vakit simdiki kadar sacma bir
insaat yigini degil , yazlik kavrami da daha gelismemis olacak herhal sezonluk
tutarlardi gelenler odalarini, ondan kelli de neredeyse tüm konuklar ayniydi
her sene. O bildigin kirk odali pansiyonda kocaaa Istanbulu yasardik yazlari.
Yesilköy, Pangalti , Bakirköy Istanbulun her kösesin, her renkten her
millettendi cocukluk arkadaslarim anneannemin pansiyonu sayesinde. O yüzdendir
ki de ne Ermeni bilirim ne Rum ne Alevi , isim isim , can can , bütün bir kis
özlemle beklenen arkadaslar olarak bilirim hepsini. Belki de bizlere
aktarabildigi en güzel seydi kendisinin, topragi bol olsun. Yeri gelm sken , o
zamanlar anlamlayamadigimiz ama büyüdükce daha iyi idrak edebildigimiz kendince
gelistirdigi alayli bir uslubu vardi anneannemin milliyetcilere karsi.
Cinarcik`in belki de en eski ailelerinden birinden olmasina ragmen her
defasinda baska bir cevap verirdi köken sorusuna, kah Kürt olurdu kah Laz,
Ermeni ve hatta son dönemlerde Cingeneyiz biz dedigine bile sahit olmustuk
Kökenini bilemem ama pagan oldugundan ciddi
süphelenirdim anneannemin. Ramazanda oruc tutardi ama öyle hic namaz kildigini
görmedim, bildigi tek dua Süphaneke idi onu da nereden biliyorum , onda
kaldigimiz geceleri masal seansindan sonra bu duayi tekrarlatirdi, anlamini
sordugumda uyuma duasi derdi , o kaa yani dinbilgisi. Ama kara cangaloz diye
bir gecesi vardi kasim ayinda mesela veya Hidirellezi hic atlamazdi , arti
manyak bir doga bilgisi vardi hatunun , envai cesit ot yemegi yapar, mantarini
kendisi toplar, sagligi el verdigi yillarda hepimizi pesine katar ormana
kestaneye götürüdü. Bu arada masal dedimse öyle kirmizi baslikli kiz falan
degil, osuran yilanlar mi dersin tosuran padisahlar mi ,yaramazlik yaptigi icin
balikci babasinin denizde terk ettigi aptal mehmetler mi ole kafadan sallama
baska hic bir yerde karsilasmadigim türden masallar
Hey hat yazdikca bitmez yahu Sukriye Sultan veya
kuzenimin oglunun tabiri ile Sukis Babaanne. Bunlar tabii hic bir zaman unutmak
istemedigim anilarim, unutmak istedigim ise kendisi ile gecirdigim son 40
dakikam
Ne olduysa 2009 senesinin basinda oldu, birden
agir rahatsizlandi anneannem, duruma el koyan Teyze Istanbul`a getirdi apar
topar , bir kac testten sonra taburcu ettiler ama teyzemin ici rahat etmedi
tabi, hem kontrol altinda olsun hem de hastaneye yakin diye yanina aldi
anneannemi. Ama cocuklugumdan beri kalmasi icin israr ettigimiz her gece taa 80
yilinda kaybettigimiz dedeyi bahane ederek Izzet`e ayip olur ben eve gideyim
diyen anneannemin evinden uzak gecirdigi bu geceler , hepimiz icin kabus
gibiydi. Gün gecmiyordu ki sevgili arkadaslar anneannem eve dönmek icin yeni
bir bahane bulmasin Saglam direndi hatta bakti teyzemi ikna edemiyor en zayif
halka beni secti , tutturdu Burcu`nun evinde kalacagim diye. Yapma etme, onlar
kari – koca calisiyorlar ne yapacaksin bir basina evde onlar gelene kadar yok
dinletemediler, bir Cuma is cikisi yollara düsüldü , ki eskiden karsiya gitmek
benim icin dünyanin öbür tarfina gecmek gibi bir seydi , anneanne alinmaya
gidildi. Daha arabaya oturur oturmaz bizimki tabi basladi bana yeni bahaneler
üretmeye, yok kiracisi ile bir sey konusmasi gerekiyormus da ben teyzeme
caktirmadan onu deniz otobüsü iskelesine birakabilirmiymisim , merak etmeme
gerek yokmus , büyük kuzenim onu iskeleden alirmis , teyzeme ne diyecegim diye
dert etmeme gerek yokmus o bulurmus bir yolunu mus da mus mis de mis. Bildigin
bir hafta bu hikayeyi dinledik evde Baktim
olacak gibi degil , haftasinda teyzemin otoriter ellerine teslim ettim tekrar
anneanneyi. Ha bu arada bir de canim ya, biz evde yokken apartman görevlisine
kilolarca asma yapragi aldirip sIkIldIkca dolma sarip buzluga atmis, bildigin
bir sene yedik o dolmalari .
Uzatmayayim, aradan iki hafta gecti gecmedi yine
rahatsizlandi anneannem, bu sefer durum daha ciidi oldugundan Aziz`in hastaneye
yatiridik. Orada gecirdigi üc hafta boyunca kirdi gecirdi hastanedeki herkesi
gülmekten, durumu agirdi ama inanin hic aklimiza gelmiyordu onu
kaybedebilecegimiz ihtimali. Öyle ki sanki hasta oldugu icin degil de , hem
bize hem hastanadekilere nese katmaya gelmis gibi bir hali vardi , vizite gelen
doktorlara tek sikayetim var , torunlarim cocuk yapmiyor deyip , kendince hem
bizi hem hastaligi tige aliyordu. Tek zorlandigimiz an son dönemdeki diyaliz
seanslariydi ki, her defasinda kirk dereden su getiriyordu oraya gitmemek icin.
Iste hafizamdan silip atmak istedigim an da yine böyle bir diyaliz seansidir.
Iyi de Burcu , basliktaki geri saymak ne alaka
diyecek olursaniz... Gecmisimde öyle cok fazla hasretle bekledigim , günleri
geri saydigim anilarim olmadi canlar. Hatta okumaya doymayan bir erkek kardes
ve izdirabi bol doktorlugu meslek secmis bir ex sagolsun öyle asker yolu
bekledigim safak saydigim günlerim de olmadi , tas catlasa tatile geri sayardim
veya ögrencilik yillarimda sinavlara . Bunlarin disinda arkadaslar hayatta bir
kez geri saydim o da iste bu yukarida bahsettigim diyaliz odasinda. Gecmek
bilmeyen zamanlarda bir numarali oyundur ya hani kendisi, durumu hafifletmek
icin. Ben de sIkIlan anneannemle oynadim bu oyunu . Ha gayret anneanne 30
dakika kaldi , hadi bak son 15 dakika sonra gidecegiz buradan , 10 dakika , 5
dakika , 1 dakika.... Sonra , sonra öyle eli elimde gözlerini kapadi anneannem,
hoscakal bile demeden gitti. Bildigin ömrünü geri saymisim meger o odada. Ondan
kelli hayatta geri saymam arkadas bir daha !
YORUMLAR .... YORUMLARIMIZ ...... ( FB , 06. Ekim 2013)
********************************************************
********************************************************
YORUMLAR .... YORUMLARIMIZ ...... ( FB , 06. Ekim 2013)
********************************************************